SEBEDER- 20.03.2021 /11:30-13:00/ZOOM
Sesli Betimleme Odak Grubu Görüşmesi
Görüşme amacı:
SEBEDER Sesli Betimleme metin yazarı ve seslendirmenler ekibi iyi uygulamaları belgeleme çalışmaları.
Amaç:
Türkiye’de köklü bir sesli betimleme geleneğine sahip olan SEBEDER’in uygulayıcıları ile, sesli betimlemede kalite unsurunun geliştirilmesi ve özellikle de son dönemlerde görülen ‘kalitesiz sesli betimleme örneklerinin’ somut olarak nedenlerinin, eksikliklerinin, profesyonel bir bakış açısından analizinin yapılması için bir odak grubu oluşturulmuştur.
Odak grubu sesli betimleme kültürünün bileşenleri, sesli betimleme söylemi ve içeriği ve sesli betimlemede duygu yükü gibi konulara odaklanan bir oturuma katılmıştır. Odak grubu beş profilde katılımcıdan oluşmuştur:
Katılımcıların bazıları yukarıda sayılan profillerden birkaçına haizdir. Bu özellikleri de çalışmaya çok yönlü bakış açılarını getirmelerini sağlamıştır.
Yöntem:
Bir sorular dizisi ve düşünce silsilesi şablonu kullanılmış, odak grubuyla yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır.
Sorularda yönlendirme yapılmamasına dikkat edilmiş, her katılımcıya söz hakkı tanınması için tasarım sağlanmış ve verilen cevaplar, eklenen görüşler, örnekler vb. kayıt altına alınarak raporlanmak üzere tespit edilmiştir.
Bulgular:
Tüm katılımcılar sesli betimleme geleneğinin (körcül kültür bağlamında) tek dayanağı (tek referansı) olmadığını ifade etmişlerdir.
Uygulayıcılar olarak, alıcılar tarafından ‘kaliteli’ ve/ya ‘kalitesiz’ sesli betimleme olarak nitelendirilen ürünlere ilişkin aldıkları bireysel dönüşlerde, özellikle birkaç temel unsurun gözetilmiş veya gözetilmemiş olmasının önemini onaylamışlardır: Bu temel unsurlar sesli betimleme geleneğinin en temel dayanakları olarak düşünülebilir.
Söz konusu bireylerin aileleri çok küçük yaştan itibaren çocuklarını dış dünya ile tanıştırmak, onlara televizyon, sinema vs. izletebilmek için sesli betimleme yaparlar. Bu bağlamda görme engelli bireylerin ebeveynleri veya ailelerdeki görme engeli olmayan bireylerin her biri birer sesli betimlemecidir. Bu doğal sesli betimlemeciler kendi kişilikleri, görme engelli bireye göreli olarak konumları (örn. anne olması, daha genç kardeş olması, ağabey olması), ve gözlemleyebildikleri diğer bireylerin sesli betimleme geleneklerine (tarzlarına) bakarak bir sesli betimleme ilkeleri/yaklaşımları geliştirirler.
Bu süreç profesyonel bir süreç değildir. Deneyimle, gözlemle ve etkileşimle gelişen, evrilen doğal bir süreçtir. Amacı da, görme engelli bireyle görsel olarak etkileşimi olmayan dış dünyayı bir araya getirmektir.
Bu gelenekler bir kültürde profesyonel sesli betimleme geleneğini oturtmak için çok değerlidir. Bu gelenekleri, çeşitlilik ve zenginlikleri ve genel yaklaşımları da en iyi içselleştirmiş olan görme engellilerdir. Dolayısıyla, kendisi bir görme engelli olmayan sesli Betimlemeci, profesyonel yaklaşımını geliştirebilmesi için körcül kültüre ve alışılmış geleneklere dair bilgileri ancak kör danışmanlar ve editörlerle çalışarak edinebilirler. Bu anlamda bu ‘birlikte süreçte yer alma’ ve süreci birlikte şekillendirme deneyimi çok önemlidir.
Kalite, erişimi sağladığı tespit edilmiş uygulamalarla belirlenir. Kabul görmüş uygulamalar, sesli betimleme örnekleri, yaygın alıcı kitleler tarafından takip edildiyse, zaman içinde alıcılardan dönüşlerle geliştirildiyse bu uygulamanın alanında alışıldık bir tarz olduğu ortaya konulabilir.
Doğal olarak bu mutlak değildir, zaman içinde gelişime, evrilmeye açıktır. Ancak, belli bir zamanda ve ortamda bazı temel geleneklerin de oturtulduğu (alıcılarda bir kulak alışkanlığı olduğu) yadsınamaz.
Sonuç olarak alıcı kitlenin alıştığı bir uygulama ‘tarzı’ varsa bunun bilinmesi ve içselleştirilmesi önemlidir. Aksi takdirde ‘yeni bir yaklaşım’ geliştirmek adına erişilemeyen ürünler sunulabilir. ‘Erişim sağlanıyor’ kisvesi altında (kaliteli uygulamalar olabilirken- örnekleri varken) kendi geleneklerini yansıtmayan kalitesiz uygulamaları görmek alıcılarda doğal olarak kendilerine erişim sağlanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediği izlenimini yaratacak, ‘bizim için biz olmadan asla ilkesine’ aykırı olarak görme engelliler adına karar veren bir kitlenin/uygulamanın varlığına işaret edecektir.
Ayrıca, bu tür uygulamalar alıcıları ürünlerden veya belli medya sağlayıcıların ürünlerinden soğutabilecektir.
Kalitesiz sesli betimlemenin en önemli ikinci nedeni geçmiş uygulamaları görmezden gelme eğilimi/yaklaşımı olabilir. Ancak, burada bir parantez açıp yukarıda belirtilen noktaya da vurgu yapmak gerekir- Sesli betimleme statik, durağan bir uygulama alanı değildir, zaman içinde evrilmesi, teknoloji, sesli betimleme eğitimi ve yaygınlığı geliştikçe değişmesi olumludur. Ancak bu evrilmeyi yöneten yaklaşım ve bakış açısı önemlidir.
Hem sesli betimlemenin zaman içinde evrilmesi ve bu evrilmenin alıcıların kaliteli bulduğu uygulamaları yansıtması hem de temel uygulamalarda ve yaklaşımlarda anlaşılsa bile görsel-işitsel çeviri kapsamında ortaya çıkabilecek zorluklar, kurgular ve durumlar çok çeşitli olabileceği ve karmaşık bir seçim süreci içerebileceği için çevirinin amacına hizmet etmesi için (erişimin sağlanması) editör ve alıcıların rolü merkezidir. Onlar olmadan, onlara danışılmadan bir uygulama getirilmesi yanlış olacaktır.
Ayrıca akademik olarak da bu engelsiz erişim türünde kapsamlı bir alan yazını ortaya konmuştur. Alanda alıcıları tarafından kaliteli bulunan uygulamalar bulunmaktadır. Burada sözü edilen türden bir birikimin göz ardı edilmesi düşünülmemelidir.
Ancak, yukarıda a ve b şıklarında sayılan oturmuş gelenek ve kültür düşünülerek bu örneklerin üstten dayatmalı bir şekilde ‘en iyi uygulamalar’ olarak ortaya sürülmesi ya da mutlaka şablon olarak kullanılması da doğru bir seçim olmayabilecektir.
Bu birikimi içselleştirmek ve bunun üstüne kurarak (olumlu örneklerden öğrenerek, olumsuz örneklerde yapılan yanlışları tespit edip kaçınarak), hedeflenen alıcı kitleye uygun bir modelleme, eğitim, yaklaşım ve benzeri geliştirilmesi önemlidir.
Aşağıda belli aksamaları daha belirgin bir şekilde ortaya koyabilmek için ayrıntılandırılarak ve ayrıştırılarak verilen tüm unsurların özünde birbiri ile bağlantılı olduğu dikkate alınmalıdır. Ayrıca aşağıda değinilen konular kaliteyi sağlayan veya kalite eksikliğine neden olan tüm unsurların kapsamlı bir listesi değildir. Bu listeye eklenebilecek birçok başka açılım da mevcuttur.
Sesli betimlemede ‘ne kadar betimleme’ ve ‘ne betimlenmeli’ soruları merkezi önem taşımaktadır. Kaynak metinde amaçlanan etki, mesaj veya anlamın bütünlüklü olarak iletilmesi için sesli betimleme metninde eksikliklerin olmaması önemlidir. Örneğin, bir senaryo metni bir eserin çekimi için yeterli ek görsel bilgiyi ve ek bilgiyi içerebilir, ancak bir sesli betimleme metni değildir. Bir sahnede yer alan bir unsurun önemi (sesli betimleme metnine dahil edilip edilmeyeceği) üründen ürüne kurgudan kurguya ve kaynak metni oluşturan anlam birimlerine ve bu birimlerin kullanım şekline göre değişkenlik gösterecektir.
Türkçe sesli betimleme geleneğinde, alıcılar uzun süreli sessiz aralıkları ‘kaynakta olan bir unsur kendilerine aktarılmıyormuş kaygısıyla’ değerlendirdikleri için bazı durumlarda fazla sessiz aralık bırakmamak da bir ölçüt olsa da, algılamayı zorlaştıracak ‘ses seli’ olarak tasvir edilebilecek anlamlandırmayı desteklenmeyen bilgilerin, tekrarların ya da kaynak işitselden zaten algılanabilecek unsurların (örneğin, fırtına sesi) metne eklenmesi de bir kalitesizlik unsuru olarak düşünülebilmektedir.
Örneğin, sahnede karakterin ağladığı betimlenmişse ve ağlama sahnesi uzun sürüyorsa sesli betimlemeci bu bağlamda ‘yanağından aşağı bir damla süzüldü, bir damla gözyaşı daha süzüldü’ gibi bir ekleme yaparak tekrara gitmeyecektir. Ancak aynı sahnede karakter hıçkırarak ağlıyorsa ve gözünden yaşlar akmıyorsa bu bağlamda “ağlarken göz yaşı dökmüyor” gibi bir betimleme eklenmesi anlamlı olabilmektedir.
Bazı durumlarda müzik olduğunda veya ağlama sahnesinde de susmak gerekebilecektir; bir insan bir köy yolunda yürüyorsa ve ‘yalnızlığını duymamız gerekiyorsa’ betimlemecinin sessiz kalması, köy yolunun sağ tarafındaki elma ağacının dalında kaç elma olduğu gibi ayrıntılara girmemesi gerekebilecektir. Alıcıların metindeki duyguyu yaşamalarına izin verecek bir metin oluşturulması önemlidir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi kimi bağlamda alıcılar sessiz aralık uzarsa bir şeyin kaçırıldığı görüşüyle olumsuz geri dönüşte bulunabilirler.
Sesli betimleme metin yazarları daha sıklıkla ‘eksik olmasın’, ‘biz erişebiliyorsak onlar da erişsin’ diye düşünerek hareket edip ilk taslakta bilgi yoğun bir metin oluşturabilirler. Zaman kodu içinde konuşulmuş olsa bile kimi zaman kendi öz düzeltim aşamalarında bazı kısımları silerler; ortaya koydukları metnin yorucu olmasından çekinebilirler.
Sesli betimlemeciler sesli betimleme metin yoğunluğunun kaynak görsel-işitsel ürüne göre ölçülendirilmesi ve tartılması gerektiği görüşünü savunurlar.Örneğin, bir kadın feminist hareketi konusundaki kısa bir filmde konuşan aktivist kadının dudaklarının dolgunluğunun betimlenmesi gereksiz olabiliyorken, başka bir üründe fiziksel görüntü betimlemesinde anlamlı olabilir.
Kaynak metni izlememiş ve sesli betimleme metnini analiz etmemiş bir seslendirmen kaliteli bir seslendirme üretmekte çok zorlanacaktır. Sesli betimleme yapılacak metin bir bütünlük içinde ilk önce incelenmeli. Bu aşamada hangi bilgilerin zaten sesli düzgüden edinildiği ve ürünün bütünü itibariyle hangi görsel unsurların merkezi önem arz ettiği tespit edilmelidir.
Görsel-işitsel üründeki görsel düzgüdeki ‘mesajı’ tam olarak anlamak çok önemli bir unsurdur; bu mesajı destekleyen anlatımların yapılması merkezi önemdedir. Örneğin, bir kurumun kadın hareketinin (feminist açılımın) anlatıldığı bir görsel-işitsel üründe yer alan kadınlar rol için seçilmemiş olacaktır. Normalde kurgusal bir ürün için bir karakter özel olarak seçilecektir. Verilen örnekte ise, böyle bir kast seçimi, bir tasarım yoktur; bu bağlamda seçilen görsellerle işitsel düzgünün verdiği bir mesaj vardır. Sesli betimleme de tam olarak bu mesajı yakalamak üzere tasarlanmalıdır.
3. ‘Kaynak metinle bütünleşmeyi’ gerçekleştirmek için neler önemlidir?
Kaynak bir üründeki kaynak ses düzgüsüne dış bir sesin eklendiği düşünülürse, bu çeviri türünde sesli betimleme metninin hem bu kaynak işitselden ayrıştırılması ve bir betimleme olduğunun anlaşılması, hem de her duyulduğunda ürünün doğal bir eklentisi olarak alımlanması önemlidir.
Kaynak metinle birlikte akan, ‘bütünleşen’ bir sesli betimleme yapmak için çevirmenin çeviri süreci öncesinde, metin yazımı sırasında, seslendirme aşamasında hatta montaj aşamasında belli adımları izlemesi önemlidir. Bu aşamaları üstsel bir bakışla aşağıdaki şekilde ifade edebiliriz.
Sesli betimlemecilere göre cümle kurulumlarında bile belirgin farklılıklar benimsenmesi gerekir. Sesli betimleme metni ürünün kendi söylemine uygun olarak şekillenir. Kaynak üründeki işitselin diliyle benzeşen bir dil (söylem) yakalamak gerekir.
Dışsal bir bakışla ve aslen ‘dış bir sesle’ ürünün içinde olan sesli betimlemecinin, filimin gidişatını, seyrini ve alıcının zevkini bozacak bir ürün oluşturulmaması önemli. Kaynak metnin kendisi sesli betimlemeciye sesli betimleme metninin nasıl yazılması gerektiği konusunda verileri veriyor.
Sesli betimleme yazarı ile sesletmen arasındaki iş birliği ve sesli betimleme metninde de metin yazarının dublaj metnindekilere benzer zaman aralıklarını ve seslendirme yönergelerini (örneğin, hızlanarak, neşeli bir ses tonuyla vb.) metne eklemesi kalite açısından önemli bir unsurdur. Okuma yapmayan metin yazarları özellikle dublaj yönergesi benzeri bilgileri de dahil etmelidir.
Metnin bir mesajı var denildiğinde aslen katmanlı bir kavramdan söz edilmektedir. Örneğin metnin genel mesajı kadar her bir sahnenin bu bütündeki yerini ve önemini (nedenini) anlamak ve bunu yansıtmak da önemlidir.
4. Nesnel bir bakış açısı sunmak neleri içerir?
Nesnel bir bakış açısı sunmak denildiğinde somut bir olguya işaret edilmemektedir. Nesnel olmaya çalışırken bile sesli betimlemeci kendi birikimiyle ve analiziyle metne yaklaşacağı için ancak belli bir ölçüde nesnel olabilecektir.
Mesajı görmek önemlidir. Örneğin, Forrest Gump filminde çok fazla gönderme vardır. Amerikan kültüründe geçen genel kültür ögeleri sesli betimlemeci için zorludur. Bu bağlamda sesli betimlemeci ne kadar bilgi vereceği konusunda çelişkiler yaşanabilir.
Kaynağı doğru okumak önemlidir. Feminist bakış açısıyla yazılan bir kaynakta sesli betimlemeci de aynı yönlendirmeyi takip edecektir.
Sesli betimlemeciler bazen beğenmedikleri ürünleri veya kendi fikirlerine, görüşlerine aykırı olan ürünleri de betimlemek zorunda kalabilirler. Bu gibi durumlarda sesli betimlemeci kendi düşüncesini ve duygusunu metne yansıtmamaya özen gösterecektir.
Görme engelli alıcılar duygu katmak konusunda farklı görüşler belirtebilmektedirler. Örneğin, bir grup hiç duygu katılmaması taraftarıyken ve ‘pencereden dışarı bakıyor’ gibi bir betimleme beklerken, sesli betimlemeciler ‘pencereden dışarı bakmanın’ bir çok açılımı olabileceğini vurgulamaktadırlar. Örneğin, dalgın bakmak, sinirli bakmak vb.. Yönetmen zaten bu bilgiyi çekimle vermektedir. Dolayısıyla bu bilgi zaten nesnel bir şekilde kaynak eserden ‘çekilmekte’ ve sesli betimlemeye yansıtılmaktadır.
Aynı konuyla ilgili olarak bir ikinci grup görme engelli bu duyguyu nasıl anlaşıldığının anlatılmasını talep etmektedir. Bu istek üzerine sesli betimlemeciler duygunun hangi mimiklerden saptandığını tespit etmeye yönelmiştir.(Yüzü düştü, dudağı büzüldü vb.).
Ancak, bazı durumlarda mimik betimlemek karışıklığa neden olabilmektedir. Örneğin, kaşları çatmak hem kızgın olduğumuzda hem güneşe çıktığımızda hem de mesela anlamadığımızda yaptığımız bir mimik; bu gibi ‘yalnızca mimiğin betimlendiği’ anlatılar da kafa karıştırabilir. Böyle bağlamlarda yalnızca mimik değil o mimiğin ne ifade ettiğini de vermek önem kazanır.
Duygu bazen işitsel düzgüde müzik ile zaten verilmektedir. Bu işitsel düzgünün de sesli betimleme metni üzerine binmeden alımlanması önem arz edecektir. Örneğin, Babam ve Oğlum filminde müziklerin duyulması büyük önem arz etmektedir; duyguların aktarımı için merkezidir müzik.
5. Duygularınız nerede işin içine giriyor?
6. Empati kurduğunuz metinler oluyor mu? Ya da tam tersi empati kurmadığınız?
a) Evet
b) Hayır
c) Kısmen- Profesyonel sesli betimlemeci meslek hayatı boyunca hangi metni betimleyeceğini seçemese de bazı metinleri (örn. korku filmi, cinsel içerikli) tercih etmemeleri de söz konusu olabilmektedir. Profesyonel betimlemeci işi gereği betimlediği her metne belli bir ölçüde süreç içinde empati duyacaktır.
d) Empati kurmadan yapılamaz-
e) Empati kurulması yanlıştır-
7. Metne ‘duygu yüklemek’ için aşağıdakilerden hangisini/hangilerini kullanıyorsunuz?
Kimi bağlamda da cümle arasında durup kaynak işitseldeki efekt seslerini alımlamaya izin vermek, cümleyi yarıda kesip fon sesini de metnin içine almak da önemli olabiliyor.Montaj aşamasında buna dikkat etmek gerekiyor.
8. Çocuk alıcılar için ek bir çaba harcıyor musunuz?
a) Evet- Sözcük seçimlerini araştırmak gerekiyor.
b) Hayır
c) Bazen
d) Kişisel bir seçim
e) Deneyimle gelen bir edinim- Çocuk söz konusu olunca, çocuk uzmanına danışmak da önemli. Çocukla deneyimi olanlar kendi deneyimlerini de kullanıyorlar. Çocuk alıcıya hangi yaş sınırını da düşünmek önemli.
9. Janrına göre duygu yükü fark ediyor mu?
Sesli betimlemecilerin deneyimleri ışığında Türk kültüründe keder ve hüzün duyguları ön plana çıkıyor. Neşeli filmlerde konuşma zaten yoğun oluyor ve eğlenceli bir atmosfer yaratılıyor işitselde ya da arkadan gülme efekti geliyor. Duygusal filmlerde ise sessiz aralıklar daha fazla oluyor. Kamera da yönetmen de görselden daha fazla bilgi veriyor. Aksiyon filmlerinde de bu olgu değişiyor.
Sonuç olarak
Bir sesli betimlemenin kaliteli bir şekilde yapılabilmesi için
merkezi önemdedir.
Profesyonel donanım veya deneyim aşağıda sıralanan unsurlarla kısıtlı olmasa da bunlar olmazsa olmazlardır: